Archive for January, 2009

SOĞUK ALGINLIĞI

Tuesday, January 27th, 2009

Vücudumuz birçok miroorganizma ile başedebilme yetisiyle donatılmıştır yeter ki biz ona ihtiyacı olan desteği verelim. Günlük hayatın ağır temposu bazen bu desteği vermemize engel olmaktadır. İşte tam da bu sırada karşılaşılan bir enfeksiyon ajanı kolaylıkla enfeksiyona neden olabilmektedir. Özellikle günümüzde toplu halde bulunulan ortamların artması bu ajanlara maruz kalınabilme ihtimalini arttırmaktadır. Kreşler, okullar, işyerleri, sinema ve tiyatro salonları bu tür enfeksiyonların yayılmasında etken yerlerdir.

Kişilerde birden başlayan halsizlik, kırgınlık, burun akıntısı şikayeti mevcuttur. Bu şikayetlerin kişinin günlük hayatına etkisi bireyler arasında değişkenlik göstermektedir. Kimisi günlük hayatına sorunsuz bir şekilde devam ederken kimisinde şikayetler çok ağır seyreder. Esasında virüslerden kaynaklanan bir rahatsızlık olan soğuk algınlığında kırgınlık ve halsizlik en önemli sorunlardır. (more…)

Bu yazı toplamda 4544, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

KUSMA

Sunday, January 25th, 2009

Kusma mide içeriğinin alışılagelmişin aksi yönünde ağızdan dışarı atılmasıdır. Hayatımızın birçok döneminde karşılaştığımız bu durumda önemli olan kusmanın nasıl olduğu, kusmuğun rengi, içeriği ve miktarıdır. Örneğin fışkırır tarzda kusma daha çok kafa travmalarında karşılaşılan ve kafa içi basıncının yükseldiğini gösteren bir durumdur. Bunun dışında özellikle yeni doğan çocuklarrda reflüye bağlı gıdavi kusmalar çocuğun genel durumunu bozmadığı sürece normal kabul edilen bir durumdur. Beslenme sırasında çocuğun daha dik pozisyonda tutulması, miktar olarak daha az beslenmesi, beslenme sonrası hemen yatırılmaması en başta gelen önlemlerdir. Okul çağı çocuklarında sık görülen bir diğer tablo ise balgam içerikli kusmadır. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonunun olduğu dönemde geniz akıntısı nedeniyle çocukların balgamlarını yutarlar. Balgam mide için uyarıcı bır maddedir ve çocuğu sık sık kusturur. Kusmuğun renginin sarı yeşil renkli olması ise biraz daha ciddi bir tabloya işaret eder. daha çok cerrahi yaklaşım gerektiren durumlarda olan bu tabloda çocuk beslenmemesine rağmen kusmaya devam etmektedir. Apandisit, barsak düğümlenmesi veya yapışıklıkları gibi tablolar bu şikayete yol açabilir.

Bu yazı toplamda 3554, bugün ise 1 kez görüntülenmiş

APANDİSİT

Sunday, January 25th, 2009

Toplumda en çok bilinen hastalıklardan biri olan apandisit karnında ağrısı olan herkesin kendi başına gelmesinden korktuğu bir hastalık olarak popülaritesini korumaktadır. Apandisit, appendiks denilen ince barsak ile kalın barsağın birleştiği bölgeye yakın bir yerleşim gösteren, genellikle karnın sağ alt kısmında bulunana bir barsak parçasıdır.

Appandiks denen bu organ diğer barsak kısımlarına göre biraz daha küçük ve kör sonlanan bir organdır. Bu yüzden barsakla birleşen kısmında tıkanıklığa yol açacak her durum apandisit için bir risktir. Bu açıklığın tıkandığı durumlarda appendiks önce ödemlenir ve şişer. Eğer tıkanıklık kendiliğinden açılır ise sorun ortadan kalkar. Ancak tıkanıklığın devam etmesi durumunda ise şikayetler artar. Kişi bir sağlık kurumuna başvurmada geç kalır veya tanı geç konulur ise appendiksin yırtılması durumu söz konusudur. (more…)

Bu yazı toplamda 4543, bugün ise 2 kez görüntülenmiş

İNTRAUTERİN GELİŞME GERİLİĞİ

Sunday, January 11th, 2009

Günümüzde her ne kadar ülkemizin her yerinde eşit olmasada bir çok kesiminde gebelik takibi çok sıkı bir şekilde yapılmaktadır. Bu sebepten bir çok hastalığa daha anne karnında tanı koyabilmek mümkün hale gelmiştir. Bu hastalıklardan sık gürülenlerinden biride anne karnında gelişme geriliği olmasıdır. Yenidoğanın doğum ağırlığı kendi yaşıtlarına göre belirlenen standartların altındadır. Buna yol açan sebepler çeşitli olmakla birlikte ilerlemiş anne yaşı, annenin ilaç bağımlısı olması, çoğul gebelik, preeklempsi-eklempsi, kromozom anomalileri, annede hipertansiyon veya başka bir kronik hastalık olması, (more…)

Bu yazı toplamda 1811, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

PREMATÜRİTE

Tuesday, January 6th, 2009

Prematürite gebelik süresinin son adet tarihine göre 32 haftanın altında kalmasıdır. Hem aile hem de çocuk için ciddi sorun ve riskler taşıyan bir durumdur. Gebelik esnasında anne karnındaki bebeğin besin ve oksijen ihtiyacının teminini engelleyen durumlar, çoğul gebelikler, kan hastalıkları, plasenta ile ilgili problemler, annenin gebelik öncesinde veya sonrasında sahip olduğu kalp ve böbreği etkileyen kronik hastalıklar, gebelik esnasında geçirilen enfeksiyonlar, uyuşturucu madde kullanımı, sık doğum yapma, zarların erken açılması ve gebelikte kullanılan kimi ilaçlar bebeğin beklenen zamandan önce doğmasına neden olur. (more…)

Bu yazı toplamda 4904, bugün ise 0 kez görüntülenmiş

ATİPİK FASİYAL NEVRALJİ

Tuesday, January 6th, 2009

Atipik fasiyal ağrı en sık rastlanan yüz ağrılarından biridir. Sıklıkla genç ve orta yaşlı kadınlarda görülür. Yüzün tek tarafında görülen bir ağrı olup, çene hareketleri ve ısı değişiklikleri ile şiddetti değişmez. Ağrı kesiciler tedavisinde etkili değildir. Kişiler ilgili bölgede zaman zaman ani ve şiddetli ataklar olan ve sürekli hissettikleri künt bir ağrıdan şikayet ederler. Yüz kemikleri, dişler ve çene kemikleri ile yüz kaslarında bölgesel olarak hissedilir.

Ağrıyan alana anestezi enjekte edilirse geçici bir iyileşme görülür ancak bu hastalığın tedavisi açısından hiçbir önem taşımaz. Atipik fasiyal ağrıda, ağrının psikojenik olduğuna ikna olmak gerekir. (more…)

Bu yazı toplamda 4929, bugün ise 4 kez görüntülenmiş