Posts Tagged ‘saç’
Monday, December 8th, 2008
Tiroid bezi normal olarak boyun bölgesinde soluk borusunun hemen önünde yerleşmiştir ve dışardan gözle görülmez. İki ana parça ve bunları birbirine bağlayan bir üçüncü parçadan oluşur. Bu bezin herhangi bir sebepten dolayı normalden büyük olmasında guatr denir. (more…)
Bu yazı toplamda 4014, bugün ise 0 kez görüntülenmiş
Tags: ayaklarda uyuşukluk, bacak ön kısmında ödem, çarpıntı, deride kuruluk, egzoftalmi, elde uyuşma, ellerde titreme, enerji kaybı, gözde kızarıklık, gözde rahatsızlık hissi, gözlerin dışarı doğru çıkacamış gibi olması, guatr, güçsüzlük, hipertiroidi, hipotiroidi, huzursuzluk, kaş dökülme, kirpik dökülme, kolay yorulma, nabız yavaşlığı, pretibial ödem, radyoaktif iyot, saç, sıcak nodül, soğuğa tahammül edememe, soğuk nodül, terleme, terlemede azalma, tiroid, tiroidin çalışmaması, tiroidin çalışması, tüylerde dökülme, üşüme, uykuya meyilim
Posted in Endokrin Hastalıklar | No Comments »
Sunday, September 21st, 2008
Tıp literatüründe bir çok isimle anılan PKOS üreme çağında ki kadınlarda tedavi edilme ihtimali en yüksek kısırlık nedenidir. PKOS genel olarak üreme sistemi ile ilgili bulgular vermesine rağmen sistemik bir hastalıktır, diğer bir değişle sadece üreme organlarını değil bir çok başka organı da etkiler.
Hastalık ortalama her 10 kadından birini etkiler ancak etkilenen kadınların büyük çoğunluğu evliliklerinin ilerleyen yıllarında çocuk sahibi olamadıkları gerekçesi ile doktora başvurduklarında bu hastalığı öğrenirler. Hastalık tam olarak tedavi edilemesede yol açtığı problemlerin büyük çoğunluğu önlenebilir. Bunun için en önemli adım kişinin hastalığının farkına varması ve uygun bir sağlık kurumuna başvurmasıdır. (more…)
Bu yazı toplamda 2823, bugün ise 2 kez görüntülenmiş
Tags: adet, ağrı, aile, akciğeri kalp, alkol, aort, apne, aşırı kıllanma, atar, baş, baş ağrısı, baş dönmesi, basınç, bekar, beyaz gömlek, beyin, birincil, böbrek, bulantı, burun, burun kanamaları, burun kanaması, büyük, damar, depresyon, diastoilk, doğum kontrol hapları, doğumsal, doktor, dolaşım, dönme, durma, duvar, dyastolik, elektrot, ensefelopati, estrojen, evlilik, fenomen, feokromasitoma, form, görme bozukluğu, göz, hareketsiz, hastahane, hiperaldesteronizm, hiperlipidemi, hipertansif kriz, hipertansiyon, hipofiz, horlama, ht, ikincil, inme, insülin, kadın, kalıcı, kalp, kanama, kıl, kist, koah, koarktasyon, kolesterol, kör, kortizol, kortizon, küçük, kusma, lipidemi, literatür, manşon, metabolik, metabolik sendromu, mide, mide bulantısı, nefes, nefes durma, obezite, OCP, ölçüm, ölüm, organ, östrojen, over, parankim, PKOS, polikistik, polikistik over sendromu, polikistik over sendromu nasıl tedavi edilir, polikistik over sendromu nedir, polikistik over sendromunun zararları, polisomnografi, potasyum, primer, problem, progesteron, rahim, rahim kanseri, saç, saç dökülmesi, sakat, sedanter, sekonder, şiddet, SİGARA, şişmanlık, sistolik, sivilceler, soluk, solunum, steroid, stres, takip, tehdit, tıp, trigliserid, tuz, ultrasonografi, üreme, USG, uyku, yağ, yağlı cilt, yüksek tansiyon
Posted in Endokrin Hastalıklar, Jinekolojik Hastalıklar | 2 Comments »
Sunday, September 21st, 2008
Doğada ki her şey gibi insanlarda da hayat bir döngü şeklinde ilerler. En klasik söylemi ile anne rahminde ki iki hücreden önce bebek oluşur, sonra büyümeye gelişmeye başlar ve en nihayetinde yaşlanarak ölür. Bu genellemeyi vücudumuzda ki fizyolojik olayların birçoğunda da görebiliriz. Kadınlar özelinde konuya baktığımız da en göze çarpan adet döngüsüdür. Adet döngüsünün başlangıcı anne karnın da iken başlar. Milyonları bulan yumurtalar ilk defa gebelikte oluşmaya başlar. Daha sonra doğuma kadar sayısı azalır ve doğumda sabittir. Doğumdan ergenlik dönemine kadar yumurtalarda herhangi bir değişim gözlenmez. Ergenlik ile beraber yumurtalar her adet döneminde gelişim göstermeye başlar ve yumurtlamanın olduğu dönem ya gebelik ile sonuçlanır ya da adet döneminin sonunda kanama ile atılır. Menopoz işte bu doğurganlık döneminin sonuna denir. Kelime anlamı adet görülmesinin sonlanması ya da son adettir. Ancak tıbbi anlamda daha geniş bir dönemi anlatmaktadır. Son adet görmeden birkaç sene önce adet düzensizlikleri baş göstermeye başlamıştır. Hastanın şikayetleri bu dönemde başlar ve son adetten ortalama beş sene sonrasına kadar devam eder. Bu dönemler kadınlar için genelde sancılı dönemlerdir.
Öncelikle dikkat çekmemiz gereken olgu menopozun sadece adet döngüsünün sonu olduğudur. Yani toplumda ki genel inanışın aksine kişiler hayatlarına normal şekilde devam edebilirler. Diğer bir değişle menopoz hayattaki son nokta değildir. Yaklaşık olarak 150 yıldır farkında olduğumuz bir olgudur. Kadınların büyük çoğunluğu 50 yaş civarında menopoza girerler. Yaklaşık %1’lik bir kısım ise 40 yaş öncesi menopoza girerler. Bu sınırın genetik olarak belirlenildiğine inanılmaktadır. Genel inanışın aksine ilk adet kanamsının yaşı, emzirme, doğum kontrol haplarının kullanımı, ırk, eğitim, boy, en son gebelik yaşı gibi faktörler menopoza girme yaşını etkilemez. Ancak sigara gibi yumurta hücrelerinin ölmesine sebep olan faktörler menopoza girme yaşını öne çekebilirler.
Tıbbi olarak iki tür menopoz kabul edilir. Bunlardan birincisi fizyolojik olan ve yukarıda bahsettiğimiz türdür. İkincisi ise kimi durumlarda yumurtalıkların ve/veya rahmin alınmasıdır. Sadece rahmin alındığı durumlarda adet kanaması görülmez ancak hormonal olarak normal denge korunurken, yumurtalıkların alındığı durumlarda menopoz benzeri tablo ortaya çıkar.
Bu yazı toplamda 1528, bugün ise 1 kez görüntülenmiş
Tags: adet, adet ağrısı, adet sancısı, ağrı, aile, akciğeri kalp, alkol, aort, apne, aşırı kıllanma, atar, baş, baş ağrısı, baş dönmesi, basınç, bekar, beyaz gömlek, beyin, bilek, birincil, böbrek, bulantı, burun, burun kanamaları, burun kanaması, büyük, damar, dansitometri, depresyon, diastoilk, doğum kontrol hapları, doğumsal, doktor, dolaşım, dönme, durma, duvar, dyastolik, elektrot, ensefelopati, ergenlik, estrojen, evlilik, fenomen, feokromasitoma, form, gebe, görme bozukluğu, göz, hareketsiz, hastahane, hiperaldesteronizm, hiperlipidemi, hipertansif kriz, hipertansiyon, hipofiz, horlama, ht, ikincil, inme, insülin, kadın, kalça, kalıcı, kalp, kanama, kemik, kıl, kırık, kist, koah, koarktasyon, kolesterol, kör, kortizol, kortizon, küçük, kusma, lipidemi, literatür, manşon, menopaza kaç yaşında, Menopoz, metabolik, metabolik sendromu, mide, mide bulantısı, nefes, nefes durma, obezite, OCP, ölçüm, ölüm, omur, organ, osteopeni, Osteoporoz, östrojen, over, parankim, PKOS, polikistik, polikistik over sendromu, polisomnografi, potasyum, primer, problem, progesteron, prostoglandin, rahim, rahim kanseri, rahim kasılması, risk, saç, saç dökülmesi, sakat, sedanter, sekonder, şiddet, SİGARA, şişmanlık, sistolik, sivilceler, soluk, solunum, steroid, stres, takip, tehdit, tıp, trigliserid, tuz, ultrasonografi, üreme, USG, uteruz, uyku, yağ, yağlı cilt, yoğunluk, yüksek tansiyon, yumurta, yumurtalık
Posted in Endokrin Hastalıklar, Jinekolojik Hastalıklar | No Comments »
Sunday, September 21st, 2008
Kadın doğum alanında uzmanlık yapan hekimlerin sık karşılaştığı, günümüzde kadınların nerede
yse yarısını ilgilendiren bir problem adet sancısı. Tıp literatüründe ki adı dismenoredir. Ağrının şiddeti kadından kadına değişiklik gösterir. Bazı durumlarda o kadar şiddetlidir ki bu ağrılara bulantı, kusma, kabızlık, ishal ve baş ağrısı gibi rahatsızlıklar hatta bayılma eşlik edebilir. (more…)
Bu yazı toplamda 1224, bugün ise 0 kez görüntülenmiş
Tags: adet, adet ağrısı, adet sancısı, ağrı, aile, akciğeri kalp, alkol, aort, apne, aşırı kıllanma, atar, baş, baş ağrısı, baş dönmesi, basınç, bekar, beyaz gömlek, beyin, birincil, böbrek, bulantı, burun, burun kanamaları, burun kanaması, büyük, damar, depresyon, diastoilk, doğum kontrol hapları, doğumsal, doktor, dolaşım, dönme, durma, duvar, dyastolik, elektrot, ensefelopati, estrojen, evlilik, fenomen, feokromasitoma, form, görme bozukluğu, göz, hareketsiz, hastahane, hiperaldesteronizm, hiperlipidemi, hipertansif kriz, hipertansiyon, hipofiz, horlama, ht, ikincil, inme, insülin, kadın, kalıcı, kalp, kanama, kıl, kist, koah, koarktasyon, kolesterol, kör, kortizol, kortizon, küçük, kusma, lipidemi, literatür, manşon, metabolik, metabolik sendromu, mide, mide bulantısı, nefes, nefes durma, obezite, OCP, ölçüm, ölüm, organ, östrojen, over, parankim, PKOS, polikistik, polikistik over sendromu, polisomnografi, potasyum, primer, problem, progesteron, prostoglandin, rahim, rahim kanseri, rahim kasılması, saç, saç dökülmesi, sakat, sedanter, sekonder, şiddet, SİGARA, şişmanlık, sistolik, sivilceler, soluk, solunum, steroid, stres, takip, tehdit, tıp, trigliserid, tuz, ultrasonografi, üreme, USG, uyku, yağ, yağlı cilt, yüksek tansiyon
Posted in Jinekolojik Hastalıklar | No Comments »
Sunday, September 21st, 2008
ünümüzde teknolojinin ve kitlesel iletişim araçlarının gelişmesi sonucu en fazla farkında olunan rahatsızlıklardan biri de osteoporozdur. Yaygın olarak bilinen ismi ile kemik erimesi. Hastalıktaki problem kemiği oluşturan içeriğin azalmasıdır. Kemik yapı artık eskisi ile aynı kalitede değildir. Özellikle menopoza giren kadın sayısının artması ile osteoporozda ki hasta sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Osteoporozun bireylerde yansıması genelde geç ama kalıcı olur. Ana kemiklerde travma olmadan olan kırılmalar en sık görülen şikayetlerdir. En sık olarak omurları daha sonra azalan sıklıkla kalça ve bileklerde görülür.
Hastalığın riski yaşla birlikte artarken ailesinde özellikle de ailedeki kadın bireyler kemik erimesi öyküsü olan bireyler için artmış risk söz konusudur. Yaş söz konusu olduğunda riski arttıran en önemli faktör menopozdur. Az kalsiyumlu gıdalarla beslenme, hayatında egzersize yer vermeyen kişiler, sigara, alkol kullananlar, steroid ve tiroid ilaçlarını kullananlar ekstra risk altındadırlar.
Hastaların önemli bir kısmında bir şikayet olmamasına rağmen çekilen grafilerde tasadüfi kırıklar görülür. Bu kırıklardan kalça kırıkları hem hastanın genel durumu açısından hem de hayati tehlike açısından ayrıca bir öneme sahiptir.
Tanı için özellikle risk altında ki kişilere yıllık kemik yoğunluğu ölçümü yapılır. Hastanın sonuçları bulunduğu toplumdaki kendi yaş grubunda ki insanların ortalaması ile karşılaştırılır.
Burada değinmemiz gereken bir diğer konu ise osteopenidir. Osteopeni osteoporozdan bir önceki basamaktır. Kemik artık zayıflamaya başlamıştır. Rutin kemik yoğunluğu ölçümleri sırasında tesadüfi olarak bulunur. Genel destekleyici tedavi ile kişler normal kemik yoğunluğuna ulaşırlar.
Bu yazı toplamda 1173, bugün ise 0 kez görüntülenmiş
Tags: adet, adet ağrısı, adet sancısı, ağrı, aile, akciğeri kalp, alkol, aort, apne, aşırı kıllanma, atar, baş, baş ağrısı, baş dönmesi, basınç, bekar, beyaz gömlek, beyin, bilek, birincil, böbrek, bulantı, burun, burun kanamaları, burun kanaması, büyük, damar, dansitometri, depresyon, diastoilk, doğum kontrol hapları, doğumsal, doktor, dolaşım, dönme, durma, duvar, dyastolik, elektrot, ensefelopati, estrojen, evlilik, fenomen, feokromasitoma, form, görme bozukluğu, göz, hareketsiz, hastahane, hiperaldesteronizm, hiperlipidemi, hipertansif kriz, hipertansiyon, hipofiz, horlama, ht, ikincil, inme, insülin, kadın, kalça, kalıcı, kalp, kanama, kemik, kemik erimesi, kemik yoğunluğu ölçümü, kemiklerde kırılma, kıl, kırık, kist, koah, koarktasyon, kolesterol, kör, kortizol, kortizon, küçük, kusma, lipidemi, literatür, manşon, metabolik, metabolik sendromu, mide, mide bulantısı, nefes, nefes durma, obezite, OCP, ölçüm, ölüm, omur, organ, osteopeni, Osteoporoz, osteoporoz nedir, osteoporoz tanı kriterleri, osteoporozdan korunmak için ne yapılmalı, östrojen, over, parankim, PKOS, polikistik, polikistik over sendromu, polisomnografi, potasyum, primer, problem, progesteron, prostoglandin, rahim, rahim kanseri, rahim kasılması, risk, saç, saç dökülmesi, sakat, sedanter, sekonder, şiddet, SİGARA, şişmanlık, sistolik, sivilceler, soluk, solunum, steroid, stres, takip, tehdit, tıp, trigliserid, tuz, ultrasonografi, üreme, USG, uyku, yağ, yağlı cilt, yoğunluk, yüksek tansiyon
Posted in Endokrin Hastalıklar, Jinekolojik Hastalıklar | No Comments »