ATEŞ
İnsan vücudu içinde bulunduğu çevreden bağımsız olarak kendi ısısını belli bir seviyede tutmaya çalışır. Bu durum ancak beyin ve çevre dokularda bulunan ısı kontrol merkezlerinin düzgün ve koordineli çalışması sayesinde mümkün olabilmektedir. Bu sistemler birbirleri ile devamlı iletişim içinde bulunarak yeri geldiğinde vücudun ısısını arttırarak yeri geldiğinde ısı kaybına yol açarak vücut ısısını normal değerler arasında tutar. Yediğimiz yiyeceklerin işlenmesi ve ortamın sıcaklığı vücut ısısını arttıran faktörler iken deri, akciğerler, idrar ve dışkı ise ısı kaybına yol açan faktörlerdir. Vücut ısısı normalde sabah saatlerinde en düşük akşama doğru ise en yüksek seviyesindedir. Bunların dışında kadınların adet dönemlerinde ve gebeliğin ilk üç ayında ateşteki hafif bir yükselme normal kabul edilir.
Ateş ölçümü ağızdan, koltuk altından ve özelliklede bebeklerde makattan ölçülebilir. Koltuk altı ölçümlerde bölge terli ise silinmelidir. Civalı termometreler kullanılmadan önce silkelenmeli ve değeri 35 derecenin altına düşürülmelidir. Termometre bu bölgede en az 2-3 dakika beklemelidir.
Normalde vücut ısısı 36,7 derecedir. Makattan yapılan ölçümler ağızdan yapılanlara göre 0.5 derece koltuk altından yapılanlara göre ise 1 derece kadar yüksektir. Ağızdan yapılan ölçümde ateşin 37 derecenin üzerinde olması bir problemin varlığına işarettir. Vücut sıcaklığının 35 derecenin altında olması ise hipotermi olarak adlandırılır. Bu durum genelde şoklarda, uzun süre soğuk ortamda bulunulduğunda veya hipotiroide görülür.
Sebebi bulunabilen ateşe en sık enfeksiyonlar neden olur. Ne yazık ki bazı durumlarda ateşin nedeni bulunamaz. Bu duruma sebebi bilinmeyen ateş (Fever of undetermined origin, FUO) denir. Sıkıntılı bir süreç olan bu durumda ateş 38.3 santigrat derecenin üzerinde en az üç haftadır devam ediyordur. Yapılan tetkiklere rağmen sebebi bulmak oldukça zordur. Bunların dışında sinir sistemi hastalıkları, tiroid krizi, kanserler, sıcak çarpması, yanıklarda ateşin yükselmesine yol açabilir.
Ateş çoğu zaman hastada kalbin hızlı atmasına neden olur ve kişiler bunu çarpıntı olarak hisseder. Bunun istisnası olan durum ise tifo ve menejittir. Bu iki hastalıkta yüksek ateşe rağmen kalp hızı yavaşlamıştır. Ateşi olan kişilerde en tipik bulgulardan biride kişinin tireyecek kadar üşümesidir. Vücut sıcaklığının arttığı bu durumla zıt gibi görünmesine rağmen yüksek ateş esnasında sık karşılaşılan bir tablodur. Ayrıca bu kişilerde artan ateşle birlikte hastanın yüzü kızarık, derisi sıcak ve kurudur. Terleme kimi hastalıklarda yüksek ateşe eşlik eder. devamlı soğuk terleme ağır enfeksiyonlarda görülürken gece terlemesi verem de karşımıza çıkar. Hastalarda iştahsızlık görülür, artmış ısı nedeniyle artan sıvı kaybı sonucunda susama hissi ortaya çıkar. Genelde kabızlığın görüldüğü bu kişilerde ishalin varlığı barsak enfeksiyonunu gösteririr.
Tedavisi teşhisi kadar karmaşık olan bu durumda ilk adımda kişinin üzerinde kalın giysilerin olmamasına dikkat edilmesi, ortamın sıcaklığının çok fazla olmamasıdır. Daha sonra soğuk uygulama, ılık duş alımı ve ateş düşürücüler ile ateş kontrol altına alınabilir. Ancak asıl tedavi ateşe sebep olan ana sebebin bulunarak tedavi edilmesidir.
Bu yazı toplamda 1230, bugün ise 0 kez görüntülenmiş
